“Söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kağıt kalem aldım, oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.
– Sait Faik Abasıyanık/Haritada Bir Nokta
Sait Faik’in dediği gibi oluyormuş aslında her şey.. Bir gün tak ediyormuş insanın canına yazmamak/yazamamak. Benim hikayemse aslında yazmak isteyen herkes ile benzer, benim içinse farklıydı. Bu yüzden, öncelikle neden ve nasıl yazmaya karar verdiğimi yazarak başlamak istedim.
Uzun zamandır aklımda olan bir şeydi yazmak, sadece bir türlü ilk kıvılcımı çakamıyor, her gün saatlerce bilgisayar karşısında vakit geçirmeme rağmen sanki yazı yazacağım zaman bambaşka bir şeyle uğraşacakmışım gibi bir düşünceye kapılıyordum sanırım. Bu hissi açıklayabilmek de oldukça güç aslında. ‘Bir gün yazmaya başlayacağım‘ ümidiyle bugünü yarına, yarını diğer yarınlara devrederek kendimi kandırıyordum. Birkaç kez Medium’da kendimce paylaşımlarda bulunmuş fakat devamını bir türlü getirememiştim. Bir şeyler yapmak istiyordum, nedense üstümdeki ölü toprağını atamıyordum. Sonunda bir gün bu harekete geçememe nedenlerimi kendimce sorguladım ve benim gibi yazmak isteyip de bir türlü başlayamayanlara en azından kendilerini sorgulayabilmesi açısından veri seti olabilecek aşağıdaki sebepleri buldum (Sebepleri tek tek nasıl ele aldığımı da yazının ilerleyen kısımlarında bulacaksınız)
- Motivasyonum eksikti. Motivasyon her iş için kilit rol oynuyor. Özellikle tamamen kuralları sizin belirlediğiniz üretim alanlarında zorunluluğunuz da yoksa konfor alanınızı terk etmek başlarda gerçekten çok zor gelebiliyor.
- Bana sağlayabileceği katkılar hakkında pek düşünmemiştim. Her şeyi bir kenara bırakırsak sadece yazı yazmanın bana katacağı çok şey vardı aslında.
- Planlama yapmamıştım. Belgesellere, filmlere, dizilere konu olan o meşhur İlham Perisi‘ni bekliyordum yazmak için. Oturup hiç bu işi plana dökmemiş; kendimce zorunluluklar, kısıtlar belirlememiştim.
- Kendim çalıyor, kendim oynuyordum. Yazdığım yazıları paylaşmaktan nedense çekiniyor, mükemmelliyetçi davrandığım için kendi yazdıklarımı iki gün sonra beğenmiyor ‘Ben bile beğenmediysem diğer insanlar neden beğensin ki?’ diye düşünüyordum. Daha önce radyo programları yapmış, müzikle uğraşan birisi olarak sahne alıp şarkılar söylemiştim. Hiçbirisinde bir yazıyı yayına alırken çekindiğim kadar çekindiğimi hatırlamıyorum. Sanırım ilk defa böyle bir konuda hata yapmaktan çok korkuyor, insanların meraklı gözlerinden mümkün olduğunca kaçmak istiyordum.
- Uzunca bir süre Medium mu yoksa Self-hosted blog mu karar veremedim. Bu kararsızlık tam iki ayımı aldı. Sanki binlerce yazı yazmış biriktirmiş de platform seçme lüksüne sahipmişim gibi arkasına sığındığım bahanelerden birisi de bu olmuştu. (İkisinde de paylaşmak sanki yasakmış gibi 🙂)
Arkasına sığındığım bahaneleri, o zamanlar gayet haklı bulduğum ama şimdi hepsini birer “Vakit hırsızı” olarak gördüğüm sebeplerin paylaşmaya değer gördüğüm beş tanesini sıraladım. Bu sadece yazı yazmak ile ilgili değil, hayatın her alanında bir şeyi çok isteyip de bir türlü başlayamadığımız ne varsa; arkasına sığındığımız sebeplerin hepsi birer hırsız. Ömrümüzden, vaktimizden çalan geri dönüşü olmayan şekilde bizi tüketen şeyler.
BU BAHANELERİ YENMEK ADINA NELER YAPTIM?
Bir şeyler okurken maddeler halinde yazılmış yazıların hafızamda daha uzun süre kaldığını farkettim. Hem okurken kolay oluyordu, hem de hatırlarken sanki bir harita gibi gözümün önüne geliyordu. Bu yüzden ben de bu tarz soru-cevap başlıkları altında eğer maddelerle açıklamaya uygun bir içerikten bahsedeceksem, maddeler halinde anlatmayı tercih ediyorum. Herkesi motive eden faktörler değişebilir elbette ancak ben yukarıda bahsettiğim bahaneleri yenmek adına kendimce denediğim ve başarılı olduğumu farkettiğim şeyleri sıralamaya başlıyorum;
- Bol bol blog yazıları okudum. Bir işe başlayacaksam öncelikle; o iş hakkında benden önce birileri neler yapmış, nasıl yapmış bunlara bakmayı tercih ediyorum. Bu beni motive eden bir şey. Blog yazılarını okudukça içimde ‘Ben de bir an önce başlamalıyım artık‘ hissi oluşuyordu. Bana ilham veren belki de yüzlerce yazı okumuştum. Hem yeni şeyler öğreniyor hem de bir taraftan motivasyonuma katkı sağlıyordum.
- Yazma konusundaki hata yapma korkumu yendim. Çok klişe olacak belki ama sevdiğim ve yerine tam oturacak bir sözü paylaşayım ‘Başlamak için mükemmel olmak zorunda değilsin, fakat mükemmel olmak için başlamak zorundasın!‘. Hata yapma korkusuyla baş etme yönteminin en güzel özetini bu cümlede buluyordum. Elbette hatalar yapacak, basit veya kötü sayılabilecek içerikler üretecektim. Eyleme geçmeden sürekli söylemlerle hareket ettiğim sürece asla kafamdaki o mükemmel yazılarımı yazamayacağımı farkettim. Bizi biz yapan ve tecrübe dediğimiz şeylerin toplamı aslında çoğunlukla hatalarımız ve onlardan aldığımız dersler değil miydi? Öyleyse hata yapmaktan korkmak; hiç bisiklete binmeden, masmavi denizlerde alabildiğine yüzmeden hayatı terk etmek gibi bir şeydi. Emniyetli fakat adına ne kadar yaşam denebilirse…
- Planlama yaptım. Kendime göre kıstaslar ve asgari limitler belirledim. Örneğin; her hafta bir konu belirleyip onun hakkında minimum bir yazı yazacağım. Yeni öğrendiğim bir şeyi unutmamak adına en kısa sürede yazıya dökeceğim. Hemen yayınlamasam bile taslak olarak elimin altında bekleteceğim. O konuya dair düşüncelerim olgunlaştığında yazıyı tekrar gözden geçirip gerekli düzenlemeleri yaparak yayına alacağım. İşin planlama aşamasının bile motive kaynağı olduğunu fark ettim.
- Yazmanın bana katacağı şeylere daha fazla odaklandım. Önceleri sadece yazma isteği vardı içimde. Neden, nasıl, ne sıklıkla gibi soruları sormaktan özenle kaçınıyor gibiydim. Bu soruları sordukça ‘Teknik yazılar yazmanın bana ne gibi faydaları olabilir ki?‘ sorusuna geldi sıra. Benim için en önemlisi; öğrendiğim, paylaşmaya ve yazmaya değer gördüğüm şeyleri kendi sözcüklerimle açıkladığım ve unuttuğumda kolayca geri dönüp bakabileceğim harika bir arşive sahip olacaktım.
NE TÜR YAZILAR YAZACAĞIM?
Bilgisayar Mühendisi olarak yazılarımın büyük bir bölümünü teknik detaylara, yazılım ile alakalı şeylere ayırmayı planladım. Elbette hatıra olarak kalmasını istediğim, paylaşmaya değer gördüğüm farklı kategorilerde yazılar da yazmayı düşünüyorum ve bu yönde de aklımda bolca fikir var. Bu blogu oluştururken yazılarımda Bilgisayar Mühendisliği disiplini altında yer alan birçok konuya ufaktan dahi olsa temas edebilmek benim en büyük gayem. Örneğin profesyonel hayatta .NET Teknolojileriyle çalışmama rağmen blogda veri yapılarından algoritmalara, veritabanlarından design patternlara geniş bir yelpazede düzenli bir ilerleyiş planlıyorum.
SONUÇ OLARAK
Hayatımın farklı dönemlerinde zamanlama olarak düzensiz bir şekilde yazılar yazsam da ilk defa bu kadar kararlı kollarımı sıvadım, kahvemi hazırlayıp oturdum klavye başına. Dilerim yazdıklarım bir kişiye dahi olsa faydası dokunacak şeyler olur. Diğer yazılarda görüşmek dileğiyle :)!
Güzel başlangıç, devamı da güzel olur umarım 🙂
Yaşamış olduğun sürecin aynısı yaşamış olarak öncelikle yalnız olmadığımı bilmek iyi hissettirdi 🙂
Keep going !